Gezgin

Ankara’da Beğendiğim Kafeler – Part 2

Merhabalar blog ailem.

Bugünkü yazımda; daha önce birden çok kez gittiğim ve beğendiğim kafeleri, bu yazıda sizlerle paylaşacağım.

Part 1 için de şu yazıma tıklayabilirsiniz: Ankara’da Beğendiğim 5 Mekan Önerisi – Part 1

Rumeli Çikolatacısı

Ankara Bahçelievler’de, gerek konsepti ve müzikleri gerek kahveleri ve çikolatalarıyla, en beğendiğim, özgün kafelerden biri. Buraya, Bahçelievler’e gittiğim zamanlarda, çoğu kez dinlenme amaçlı gittiğimde, mutlaka bir Türk kahvesi içiyorum. Kahvelerini ve çikolatalarını çok beğeniyorum. Mekanın konsepti de çok hoş. Ne zaman gitsem, bana sanki İstanbul’daymışım gibi bir hava veriyor. İstanbul’a olan sevgimi ve hatta aşkımı, bilenleriniz bilir. O yüzden, Rumeli Çikolatacısı’nın bende apayrı bir yeri var. Kafede çalan şarkılar da çok güzel, tam benlik. En son gittiğimde, 90’lar ve nostaljik şarkılar çalıyordu. Yolunuz Bahçelievler’e düştüğünde, siz de Rumeli Çikolatacısı’na mutlaka uğrayın.

”Her mutlu insanın bir çikolatacısı vardır.”

Sole Luna Coffee Shop

Kahvelerini ve mekan konseptini beğendiğim kafelerden biri daha. Buraya ilk kez gittiğimde, filtre kahve içmiştim ve çok lezzetliydi. Şakır şakır yağmur yağan bir gündü. Dolayısıyla kahve keyfim de iki katına çıkmıştı. Bu mekanın üst katı çok güzel ve tam benlik. Bu yazının ana görseli için seçtiğim fotoğrafı da burada çekmiştim. Üst kattaki daktilo çok güzeldi. Ben bu tarz, retro konseptli kafeleri çok beğeniyorum ve kendimi evimdeymişim gibi hissediyorum. Sizler de retro konseptli, birbirinden lezzetli kahveler içebileceğiniz bir mekan arıyorsanız, Sole Luna’yı tavsiye ederim.

Enderun Kitap & Kahve Evi

Bu kafeyi de, pandemi sonrası, yine yağmurlu bir günde keşfetmiştim. Hamamönü’ne gittiğim bir günde, pandemi sonrası, pek az kafe açıktı. Yağmur yağarken, yanımda kitabım da olduğu için şöyle sessiz, sakin bir kafeye gidip, bir yandan kahvemi yudumlarken diğer yandan kitabımı okuyayım istemiştim. O zaman bu kafeyi keşfetmiştim ve sonrasında da, birden çok kez arkadaşlarımla da geldim buraya. Bitki çayları ve kahveleri çok lezzetli, çok güzel. Özellikle, fotoğrafta gördüğünüz portakallı Türk kahvesini, mutlaka tavsiye ediyorum. Hem çok lezzetli hem de içerken, buram buram portakal kokusu geliyor burnunuza. Bu kahvenin tadı damağımdadır halen. Yolunuz Hamamönü’ne düşerse, siz de bu kafeye uğrayabilirsiniz.

Eylül Kafe

Ankara Kızılay’da, Ardıç Kafe’den sonra en sık gittiğim kafelerden biri. Buranın da çok doğal, samimi ve hoşsohbet bir ortamı var. Bazen öğle molalarında bazen de iş çıkışı uğrak noktalarımdan. Ben nostaljik, aromalı toz içecekleri (Kivi, karadut, oralet) çok severim. Çay-kahve içip, arkadaşlarla sohbet etmek ya da gazete veya kitap okumak için çok güzel, sıcak bir ortamı var. Özellikle kış aylarında daha bir güzel oluyor.

Benim bugünkü yazımda, sizlerle paylaşmak istediğim kafeler bu kadardı. Önümüzdeki hafta da, sokak lezzetleri üzerine bir yazı gelecek. Takipte kalın! 🙂

Saç boyama, saç bakımı, tanıtım yazıları, pr & marka iş birlikleri ya da aklınıza gelebilecek birçok konuda merak ettikleriniz ve danışmak istedikleriniz için bana aşağıdaki iletişim kanallarından ulaşabilirsiniz.

Mail: ebrubektasoglu@gmail.com

Facebook

Tumblr

Instagram

 
 
 
       

Facebook Yorumları

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir