Sizi Mutlu Edecek 5 Yaşam Konsepti
Sürdürülebilir Yaşam

Sizi Mutlu Edecek 5 Yaşam Konsepti

Yepyeni bir yazıdan daha herkese merhabalar. Bugün çok eğlenceli bir yazıyla karşınızdayım. Günümüzde yeni yaşam konseptleri ve yaşam felsefeleri oldukça popüler olmaya başladı ve yükselişe geçti. Bu yazımda sizin için seçtiğim, mutluluk vadeden 5 yaşam konseptinden bahsedeceğim. Siz de bu yaşam konseptlerini hayatınıza uygulayabilir, yaşam standartlarınızı yükseltebilirsiniz.

1- Coorie

Coorie konsepti; doğayı ve doğal olanı ön planda tutmaktadır. Bu yaşam konseptinde mühim olan; insanın kendini olabildiğince rahat hissetmesidir. Evimiz, kendimizi en iyi, en güvende hissettiğimiz yerdir. Bu bağlamda Coorie konsepti, kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacak sıcak dekorasyon fikirlerini kapsamaktadır.

Glasgowlu gazeteci yazar Gabriella Bennett Coorie’yi, “İskoçların yaratıcı ruhlarını beslerken konforu başrol oyuncusu yapan bir yaşam konsepti” olarak tanımlamaktadır. Şömine başında otururken yeni başladığınız bir kitabı okumak ya da kahvenizi yudumlamak, mum ışığında güzel ve keyifli bir akşam yemeği yemek tam da Coorie konseptine uygun aktivitelerdir. Dekorasyonda ise ahşap eşyalara yer verebilir, desen olarak ekose veya kazayağı desenini tercih edebilirsiniz. Ahşap eşyalar doğanın ruhunu ve sıcaklığını yansıttığı için ev eşyası seçimlerinizde ahşaplara yönelebilirsiniz. 

Coorie; çalışma hayatının yarattığı stresten sıyrılıp; kendimize ve sevdiklerimize vakit ayırmamız gerektiğine vurgu yapmaktadır. Doğada daha çok zaman geçirmek, açık hava yürüyüşleri yapmak, ailecek bir arada olmak ve birlikte pikniğe gitmek, Coorie felsefesini yansıtan aktivitelerdendir.

Coorie konseptinde eşyaların yanı sıra kıyafet ve aksesuar seçimlerinde de doğal olana yönelmek en güzeli. Coorie yaklaşımına göre; giydiğiniz kıyafet sağlıklı bir kumaştan yapılmış olmalı ve size kendinizi iyi hissettirmeli. Bu doğrultuda, yünlü ya da pamuklu ürünleri tercih edebilirsiniz. Aynı zamanda yine sağlıklı kumaşlardan yapılan yumuşak dokulu kıyafetleri tercih edebilirsiniz.

2- Hygge

Hygge; iyi şeyleri düşünme ve yapma felsefesidir. Hani yorucu bir gün geçirirsiniz de tam yorulduğunuzu hissettiğiniz an dışarıdaysanız ‘’Evim evim güzel evim!’’ diyerek iç geçirirsiniz ya işte Hygge sizin evim evim güzel evim demenizi sağlayan tüm ayrıntılardan oluşuyor. Hygge; kendinizi konforlu, mutlu ve huzurlu hissettiğiniz tüm anları kapsamaktadır. Bu arada Hygge yalnızca Danimarka’da yaşam felsefesi olarak benimsenmiyor. Danimarka ile birlikte bütün İskandinav ülkelerinin yaşam felsefesi aynı zamanda.

Hygge kavramını biraz daha açacak olursam; gündelik hayatta birçoğumuzun içinde bulunduğu koşuşturmacayı ortadan kaldırdığımız, teknolojiden biraz olsun uzak kalabildiğimiz, sevdiklerimizle daha çok vakit geçirdiğimiz, kendimize daha çok zaman ayırabildiğimiz anlar Hygge anlamına geliyor.

Hygge; elimizdekilerin kıymetini bilmemiz gerektiğine işaret ediyor. Ruh halinizi olumsuz yönde etkileyen her ne var ise hayatınızda ondan uzak durmanız gerektiğinin de altını çiziyor. Doğada olmanın, doğal olana yönelmenin, minimal eşyaların ve minimal kıyafetlerin bizler için son derece önemli olduğuna vurgu yapıyor.

3- Lagom

Lagom, minimalizmle iç içe bir kavram. Özünde, hayatı sadeleştirerek mutlu olma fikri yatıyor. Minimalizm de öncelikle sanatta ve mimaride ortaya çıkmış bir akımken şimdi bir yaşam tarzı oldu. Eşyadan kıyafete her alanda minimalizmin etkilerini benimsemek mümkün. Lagom da bu noktada bir dekorasyon akımı olarak bilinse de yaşam tarzı haline gelmiş durumda.

Lagom kelime anlamı olarak; ne çok fazla ne çok az, tam kararında manasına geliyor. Anneannelerimizin azı karar, çoğu zarar sözünü de andırmaktadır. Lagom’a göre insan ihtiyacından fazla olan hiçbir şeyi hayatına almamalı. Sevdiğimiz ve bizi mutlu eden aktiviteleri yapmalı, stres yapmamıza neden olan etkenlerden mümkün olduğunca uzak kalmalıyız.

Lagom’a göre sürdürülebilir bir yaşamı benimsemek gerekir. Örneğin; sürdürülebilir moda. Tekstil sektörünün çevreye zarar verme noktasında dünyada ikinci olduğunu biliyor muydunuz? Yeni bir kıyafeti mağazadan aldığınızda tüketim döngüsüne katılmış oluyorsunuz. Bunun yerine ikinci el kıyafet tercih ettiğinizde, kıyafetlerin el değiştirmesini ve hızlı modanın yavaşlamasını sağlıyorsunuz. Böylelikle doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesinin önüne geçiyorsunuz. Sürdürülebilir yaşamı yalnızca kıyafet olarak ele almayalım. Paketli gıdalar yerine organik gıdalar tercih etmek, ihtiyacımız kadar olanı yemek de nitelikli bir yaşam için son derece önem arz eder.

İsveçliler Lagom’u hayatlarının her alanında benimsemektedirler. Yaşamlarını hep dengede tutmaktadırlar. Bunu biz de yapabiliriz. Anneannelerimizin hayata bakış açılarıyla Lagom arasında pek bir fark yok. Birkaç değişiklikle hayatımızı daha verimli hale getirmek mümkün. Evimizde sade ve konforlu mobilyalar tercih etmek, kıyafetlerimizi sadeleştirmek ve giymediklerimizi elden çıkarıp onların yükünden kurtulmak, sevdiklerimizle keyifli vakit geçirmek, mola vermeyi bilmek, tıka basa yemek yememek, sosyal medyada seçici olmak… Bu liste böyle uzayıp gider. İster büyüklerimizden ister İsveçlilerden ilham alalım, hayatımızı daha verimli kılmak istiyorsak yapacaklarımızın listesi üç aşağı beş yukarı belli.

4- Wabi-Sabi

Wabi; doğal, yalın, sade ve kusurlu olanın güzelliği anlamına gelmektedir. Sabi ise nesneleri ve onların sanatını temsil etmektedir. Şöyle bir etrafınıza baktığınızda yaşamın hızlıca aktığını fark ediyorsunuz öyle değil mi? Popüler kültürle birlikte ve teknolojinin gelişmesiyle hayatımız daha da kolaylaştı lakin yaşamımızdaki güzel olan ayrıntıları göremez olduk. Bizim için asıl önemli olanı göremedik ve belki de neye odaklanmamız gerektiğini bu kalabalıkta kaybettik. Wabi-Sabi hayat tarzı; hayatımızdaki güzel ayrıntıları görmemizi engelleyen her şeyi reddetmektedir. Doğallığı ve deneyimi savunan bir felsefedir. Şükretmeye ve değer bilmeye önem vermektedir. Tıpkı Feng Shui gibi bir yaşam felsefesidir. Fakat Feng Shui’ye göre daha ılımlıdır ve daha sakin bir duruşu temsil eder. Rekabet etmekten kurtulmamız gerektiğini anlatır. Kalbimizi daha derin duygulara; sevgiye, aşka açmamız gerektiğini vurgular.

Wabi-Sabi, 16. yüzyıldan günümüze gelen bir Japon felsefesidir. Sanattan tutun dekorasyona kadar pek çok alanda benimsenmektedir ve günden güne de yaygınlaşmaktadır. Dekorasyonda benimsendiğinde nötr renklere oldukça fazla önem verildiğini söyleyebilirim. Toprak tonlar, bej vb. Doğadaki tüm renkleri Wabi-Sabi dekorasyonda kullanmak önem arz eder. Bununla birlikte Wabi-Sabi; maksimalist düzene karşıdır. Mobilya seçiminde ve genel olarak evinizin her alanında sadeliğe ve yalınlığa kucak açmalısınız. Çünkü bu yaşam felsefesinde sizi hiçbir şey sadelikten alıkoymamalı. Minimalist bir düzen benimsememiz bizler için oldukça faydalı olacaktır. Yaşam alanlarımızda hiçbir eşya görevini yapmaktan öteye geçmemeli. Odamızda ve zihnimizde fazlalık hissi yaratmamalı. Sizi güzel günlere götürecek bir biblo, eski koltuk ya da eski bir sandalye Wabi-Sabi felsefesine göre çok değerli eşyalardır ve bu eşyalara özen gösterilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde çocukluğunuzdan kalan eşyalar da Wabi-Sabi kapsamına girmektedir. Eskimiş, boyası çıkmış, aşınmış eşyalarınıza da gereken ilgiyi göstermelisiniz ki uzun yıllar boyunca size fayda sağlasın.

5- Gluggaveður

Gluggaveður; İzlandaca bir kelime. Dışarıda nasıl bir hava olursa olsun, evde bir bardak çayınızla ya da kahvenizle odanızda camın önünde otururken dışarıdaki havanın tadını çıkarmak manasına geliyor. Bulunduğunuz anın tadını çıkarmak, sakinleşmek, ruhunuzu dinlendirmek ve zihninizi boşaltmak için kendinize güzel bir çay demleyebilir ya da kahve yapabilir, dışarıda hava soğuk da olsa cam kenarında dışarıyı seyrederek siz de mutluluğu yakalayabilirsiniz.

İzlandalılar, Gluggaveður sırasında daha yaratıcı düşündüklerine ve en yaratıcı fikirlerin Gluggaveður anında geldiğine inanmaktadırlar. Günlük hayata baktığımızda da bu durum gerçekten böyledir. İnsan; dağınık ve stresli bir ortamda kalbinin sesini dinleyemez, yapmak istediği işlere konsantre olamaz ve yaratıcı fikirler bulamaz.

Bir insanın daha üretken ve verimli çalışabilmesi için rahatlaması, sakin kalması ve odak noktasını güçlendirmesi gerekmektedir. Siz de daha verimli bir yaşam sürmek için bulunduğunuz ortamı fazla eşyadan ve fazla kıyafetten arındırabilirsiniz. Yaşamınızı daha sade hale getirerek kendinize nefes alabileceğiniz alanlar yaratabilirsiniz. Bu açıdan Gluggaveður size ilham verebilir. Fazlalıkları eleyin, sade kalın ve kendinize telaşsız, huzurlu zamanlar ayırın. Mutluluk kimi zaman bir camın yanı başında dışarıyı seyrederken çayınızı yudumlamakta saklıdır.

Ebru Bektaşoğlu

 
 
 
       

Facebook Yorumları

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir