Otomatik Portakal
Deneyim,  Kişisel Gelişim

Anthony Burgess – Otomatik Portakal Romanından Hafızama Kazınan 25 Alıntı

Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim.

Seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir.

İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar.

Artık az kalmıştır herhalde. Bitmek üzeredir. Acının doruklarını yaşadım ve daha fazla acıya dayanamam.

Pencereyi açın da içeri temiz hava girsin, taze fikirler girsin, yeni bir hayat tarzı girsin.

Beklemeyi bilen, eninde sonunda fırsatlar yakalar.

Her şey çabuk değişiyor ve herkes hemen unutuyor.

Anladığım kadarıyla dünyada kimseye güven olmuyordu, ey kardeşlerim.

Şiddet şiddeti doğurur.

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum.

Mükemmel sevgi korkuyu kovar.

-Bana yaptıklarını unutacağımı mı sandın eski kardeş?
Bana kötülük edenlerin tümü eninde sonunda cezasını görür.

“Hayır,” dedim. “Hiçbir şeyi ertelemeyin.”

Gülüyorlar. Dışarıdaki soğuğu, yoksulluğu, açlığı umursamaksızın kahkahalar atıyorlar.

Her insanı sevdiği şey öldürür.

Ama siz neyin harika neyinse beş para etmez olduğunu çoktan unutmuşsunuzdur. Gazete okuma alışkanlığını yitirdiniz de ondan.

Ruhumun derinliklerinden kopup gelen fırtına tüm benliğimi sardı. Yüreğimin dibinde yatan kaplanlar gerinerek uyandılar.

Hepinize minnettarım ama kendi hayatımı yaşamam gerekiyor.

Eee, her şey bir derstir, değil mi? İnsan sürekli öğrenir.

“… Kimse beni istemiyor, kimse sevmiyor. Çok çok acılar çektim ve herkes acılarım sürsün istiyor. Biliyorum.” “Başkalarına acı çektirdin,” dedi Joe. “Sen de acı çekeceksin tabii, doğrusu bu.”

Seni senden kurtarmak için çaba harcıyorum.

“Sanat zevki ve anlayışı gençliğe aşılanırsa geleceğe umutla bakabiliriz” demişti yazar.

Biraz üzüldüm, insan alıştığı bir yerden ayrılmak zorunda kalınca hep öyle olur zaten.

Bir rüya ya da kâbus aslında kafanızın içindeki bir film gibidir o kadar, tek fark siz de içinde yer alabilirsiniz.

Beni savunun efendim, çünkü o kadar kötü bir insan değilim. Başkalarının ihaneti yüzünden bu hale düştüm, efendim.

Ebru Bektaşoğlu

 
 
 
       

Facebook Yorumları

4 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir