Simone de Beauvoir
Toplumsal Cinsiyet

Feminist Yazar Simone de Beauvoir’den Okurken Düşündüren 14 Alıntı

Simone de Beauvoir 9 Ocak 1908’de Paris’te Georges Bertrand ve Françoise (Brasseur) de Beauvoir çiftinin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Geleneksel bir ailenin büyük kızıdır. Otobiyografisinin ilk bölümünde (Bir Genç Kızın Anıları) dinine ve ülkesine bağlı ataerkil bir ailenin sorumluluklarla donatılmış kızı olarak yaşadığı dönemden bahseder. Kişiliğinin, anne ve babasının karşıtı olarak şekillendiği söylenebilir.

En önemli eseri 1949’da yazdığı, kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelemesini yaptığı ve modern feminizmin temellerini kurduğu İkinci Cins (Le Deuxième Sexe) sayılabilir. Bugün ölüm yıl dönümü olması sebebiyle, okuduğumda toplumsal cinsiyete olan bakış açımı etkileyen, kadın-erkek ilişkilerinde daha bilinçli hareket etmemi sağlayan pek çok sözünü sizin için derledim. 💜

Bir gün annemin bulaşıklarına yardım ediyordum. Annem tabakları yıkıyor, ben kuruluyordum. Mutfağın penceresinden, itfaiye barakaları ile başka evlerin mutfakları görünüyordu. Bu mutfaklarda da başka kadınlar, tavalar ovuyor, tencereleri parlatıyor, tabakları yıkıyor, sebze ayıklıyorlardı. Her gün öğle yemeği; akşam yemeği; her gün bulaşık; her gün temizlik; saatler boyu uzayan bir hiçlik; hiçlikten öte bir yere ulaşmayan bir sonsuzluk. Ben böyle yaşayabilecek miydim? Bir yandan tabakları dolaba yerleştirirken, ‘hayır’ dedim kendi kendime. Benim yaşantım, bir yerlere ulaşacak mutlak.

Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşırıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra da uçamıyor diye yakınıyoruz.

Sadece erkek değildir kadını ezen. Kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi kendini de eziyor.

Ama paketlerinizi bir erkek taşırsa, sebebi sizin bir kadın olmanızdır; bir kadın taşırsa, o kadın sizden genç demektir ve siz kendinizi yaşlı hissedersiniz.

Kentsoylu toplumda kadına düşen başlıca rollerden biri ‘temsil etmek’tir: Güzelliği, çekiciliği, zekası, inceliği, tıpkı arabasının dış görünüşü gibi, kocasının servetinin dış belirtileridir.

Kurtulmak için bir başkasına bel bağlamak, yıkılmanın en güvenli yoludur.

İkili bir yaşam sürüyordum. Gerçek benliğimle, başkalarının gördüğü ‘ben’ arasında dağlar vardı.

Sizin anlayacağınız, sevmek evlenmek demek değildir ve aşkın nasıl olup da ödev haline geldiğini de anlamak son derece güçtür.

Sıkı denetim altında tutulan genç kızlar bugün bile ‘özgür olabilmek’ için evlenmektedir.

Ben kadının her zaman, sahiden bağımsız yaşamasına taraftar oldum.

Kadınlar eşitliğin kendilerine bir lütuf olarak verilmesini değil, eşitliği kazanmayı istiyorlar. Bu ikisi tamamen farklı şeylerdir.

Kadın sevilmek ister elbet ama yüzünde bir maskeyle değil.

En önemli eserim, hayatımdır.

Ebru Bektaşoğlu

 
 
 
       

Facebook Yorumları

4 Yorum

  • Meczup Yazar

    Merhaba,

    Yazının mükemmelliğinden mi yoksa derlediğin resimlerin büyüsünden mi başlasam bilemedim. Okudukça tarihin geçmiş dilimlerinde zaman yolculuğu yapmış gibi hissettim kendimi. Ve o tarihin her diliminde de aynı manzarayla karşılaştım…
    Yıl olmuş 2020 ve hala yine her şey aynı kısır döngüde ilerliyor. Bu döngümü kısır yoksa bazı zihinler mi ? Anlayamıyorum.
    Yazığın her şeyde haklısın. Ama tarihin her döneminde haklı kadınlar. Bu haklılık maalesef yetmiyor zihinleri değiştirebilmek için. Kadınlar insandır. Biz ise insanoğlu. Peki ne zaman değişecek bu insanoğlu…
    Yazını okuduğumda Virgina Woolf’un Kendine Ait Bir Oda adlı kitabı geldi aklıma. O kitap sayesinde bende feminist oldum. Hatta bende feministim diye bir yazı bile yazdım. Bizleri değiştirecek sizlersiniz. Kalemine sağlık. Yüreğine sağlık. Cümlelerime Virginia dan bir söz ile son veriyorum. Saygılarımla. Vesselam.

    Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!

  • Enver Narin

    Cok derin ve aktüel bir konu. Güzel bir konu. Ayrica “Feministische Ethik” konularini da burada tartismak isabetli olur.
    Ebru Hanim, ilginc bir calisma yapmissiniz. Tebrikler.
    Enver Narin, 1945

Ebru Bektaşoğlu için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir